yine cok zaman oldu, yazamadim...
bu arada gecen not alinasi seyler soyleydi:
5 subatta yeldalar bize geldiler, bol muzikli yemeli icmeli cok guzel sohbetli gecen bir gece idi. ertesi gunu, bir de gordum ki yeldalarin getirdigi mastikali cikolatayi o gece acmayi unutmusuz... ama o ne cikolata, bayildim vallahi... to do list'imiz bir madde : yunanistan'a yolumuz duserse bu mastikali cikolatalardan stoklanacak...
6 subatta gencler bize geldi ve 3.5 kilo hamsi+karides+kalamar happuru huppuru, guzel sohbet ve raki esliginde yendi... bu pisirilmis balik olayi cok super birseymis... ama tek kotu yani bizim eve biraz uzak... aklimizda bulunsun listemize pisirilmis hamsi'yi notlamis olalim...
10 subat, annecigimin dogumgunuydu. bolu'da yigitin aldigi pastalar esliginde senliklerle kutlandi. abimin sinavi kazandigi haberi anneme dogumgunu hediyesi oldu. bizim de hediyemiz olmustur umarim...
13 subatta pinolara gidildi ve icli koftede esigim gokyuzunun tavanina kadar yukseldi saniyorum. cok tatli annesi babasi pinonun... zaten o gecen'n gunduzunde pazara gittik, o zaman tanistik annesi ile... abla karses gibiler valla... pazara gitmeyi de baya ozlemisim bu arada, karar verdik daha yakin aralarla pazara gidecegiz pino ile...
14 subatta maastricht'te festival vardi, daha onceki iki sene gitmis olmaktan ve bu sene havanin bir hayli soguk olmasindan mutevellit biz gitmemeye karar verdik ama ezgi ve faruk'a onermistik, onlar cok hos vakit gecirmis gorunuyorlar fotograflarinda... ezgi de dayanamamis bir dolu peruk almis saniyorum fotolardan gordugum kadari ile...
17 subatta ilk defa evimize temizlige yardimci geldi, cemile abla... ne guzel bir duyguymus tertemiz eve gitmek, utulerin yapilmis sira sira askiya asilmis olmasi... pinonun anneleri burda olunca o hakkini bana verdi ama cemile abla da soz verdi artik 2 haftada bir bize de gelecek...
gelelim 18 subat'a... bugun ajax juventus macina gidiyoruz... ezginin konuyu surekli gundemde tutmasi, yeldanin bir anda bilet organizasyonu isini cozuvermesi ile mumkun olabildi bu aktivite... burdan emegi gecen herkese tesekkurler... hattori gelecek beni isten alacak ve direkt gidecegiz maca. ogle tatilinde sandvic aldim: ciabatta toscana ve ciabatta tonijn: iki gozdem, biri bana biri hattoriye aksam is cikisi lupletmek icin mac oncesi...
bugunun blogunu sabah gelen, cok hosuma giden bir yazi ile bitirmek istiyorum:
avustralya’da, bir spor salonunun camında bir reklam; zayıf ve bronz tenli bir kadın, hemen yanında şu yazıyor: “bu yaz, denizkızı mı olmak istersiniz, yoksa bir balina mı?”afişteki mankenin fiziksel özelliklerinden çok uzak olan orta yaşlı bir kadın, spor salonunun reklamına cevap veriyor: ilgilenenlere duyurulur, balinaları arkadaşları asla yalnız bırakmazlar, yunuslar, deniz aslanları, meraklı insanlar.. aktif bir cinsel yaşamları vardır, hamile kalır, sevimli bebek balinalar doğururlar. denizde yüzer, oynarlar. polinezya adalarının mercan kayal ıkları gibi muhteşem yerleri görme şansına sahiptirler. balinalar harika şarkı söylerler, cd’leri bile vardır. bazı insanlar dışında, onlara zarar vermek isteyecek tek bir varlık yoktur. dünyada herkesin sevdiği, koruduğu ve hayran kaldığı şahane hayvanlardır. denizkızı? oncelikle, denizkızı diye birşey yoktur. var olsalardı da kimlik karmaşası sebebiyle psikolog kapılarında sıra oluştururlardı. balık mısın? insan mı? cinsel hayatları yoktur. yanlarına yaklaşan erkekleri öldürüyorlar, nasıl olabilir ki? hem, iyice bir bakın, gerekli donanım nerede?? e, sonuç olarak çocukları da olmaz. zaten balık kokan bir kadını kim ister ki? sonuç? ben balina olmayı tercih ederim.
medya sadece zayıf insanların güzel olduğunu savunuyor ama ben çocuklarımla dondurma yemeyi, beni heyecanlandıran adamla güzel bir akşam yemeğinde sohbet etmeyi, arkadaşlarımla çikolata paylaşmayı çok seviyorum. zamanla kilo alıyoruz; çünkü, kafamıza o kadar çok bilgi yüklüyoruz ki yer kalmıyor ve bedenimizin diğer bölümlerine yerleşmeye başlıyor. yani, biz kilolu değiliz, inanılmaz kültürlü, eğitimli ve mutluyuz. bugünden itibaren, aynaya bakıp da kalçamı gördüğümde, şunu düşüneceğim: “allah’ım ne kadar da akıllıyım!”
No comments:
Post a Comment